Dr. Arif Kocabaş : insan embriyosu kullanılmadan kök hücre elde edilebilmek

ABD’deki bir Türk bilim adamının geliştirdiği yöntemle insan embriyosu kullanılmadan kök hücre elde edilebilmesinin yolu açıldı. Çalışmanın, kısırlığın yanı sıra alzheimer, parkinson gibi dejeneratif hastalıkların tedavisine öncülük edeceği bildirildi. Erken menopoz hastasının ilk kez uygulanan bir yöntemle dondurduğu yumurtalık dokusunu naklederek menopozdan çıkmasını sağlayan Amerikan Cornell Üniversitesi Kısırlık Tedavisi ve Üreme Merkezi Başkanı Prof. Dr. Kutluk Oktay’dan sonra ABD’deki bir başka bilim adamı Dr. Arif Kocabaş da çalışmasıyla yankı uyandırdı.

Michigan Eyalet Üniversitesinde asistan profesör olarak görev yapan Dr. Arif Kocabaş’ın insan embriyosu kullanılmadan kök hücre elde edilmesine yönelik araştırması, ABD’nin saygın bilim dergilerinden PNAS’ta (Proceedings of the National Academy of Sciences) yayınlandı.
Dr. Kocabaş’ın AA muhabirine yaptığı açıklamaya göre, geliştirilen yöntemle insan yumurtasına özgü genleri tanımlayabilmek amacıyla binlerce gen, DNA çip teknolojisi kullanılarak analiz edildi.
Araştırma için Şili’deki bir tüp bebek merkezinde tedavi gören gönüllü kadınların bağışladıkları sağlıklı yumurtalar kullanıldı.
Hangi genlerin insan yumurtasında benzersiz biçimde aktif olduğunu araştırmak amacıyla yumurtalık dışındaki insan vücudunun bütün dokuları da bir karşılaştırma yapılabilmesi amacıyla incelemeye alındı.
DNA çiplerinden elde edilen bilgilerin biyoinformatik analizlerinin, özel bir bilgisayar programı kullanılarak gerçekleştirildiği çalışma sırasında diğer dokularda bulunan yumurtadaki aktif genlerle benzer olanlar, sistem dışına çıkarıldı. Geriye yumurtadaki benzersiz genler kaldı.
Araştırmayı yapan ekip, bu şekilde yumurtada işlevi henüz bilinmeyen bin 430 gen dahil olmak üzere 5 bin 331 insan geninin aktif olduğunu saptadı.

-FARELERLE KARŞILAŞTIRMA-

Ekip, ayrıca fare ve insana ait yumurtalarla embriyonik kök hücrelerinin karşılaştırılmasını da yaparak 66 genin bu hücrelerin hepsinde aktif olduğunu belirledi.
Bu genlerin bazılarının, kök hücre biyolojisine ilişkin önemli görevlerinin bulunduğu ve kök hücrelerinin sırlarını çözmede ciddi katkı sağlayacağı bildirildi.

-”BU BİR BAŞLANGIÇ”-

Dr. Arif Kocabaş, bu araştırmaların bir başlangıç olduğunu, elde edilen bilgilerin insan embriyosu kullanılmadan kök hücreleri elde etmenin yolunu açabileceğini, bunun da hücre ve doku tedavisi alanında önemli katkı sağlayacağını kaydetti.
Embriyonik kök hücreleri ve kopyalama konusunda dünyaca uzman olduğu belirtilen Prof. Dr. Jose Cibelli başkanlığındaki ekipte yer alan Dr. Kocabaş, incelenen her bin genden sadece bir tanesinin emsalsiz olduğunu, bunların bazılarının fonksiyonlarının bilinmediğini söyledi.
Bu genlerin insan embriyosuna zarar vermeden veya dölleme işlemi gerçekleştirilmeden kök hücre üretilmesinde bir rolü olup olmadığının araştırılabileceğini kaydeden Dr. Kocabaş, bu genlerden bazılarının bu büyük sırra sahip olduğuna inandıklarını belirtti.
Dr. Kocabaş, çalışmanın, kısırlıktan, dejeneratif hastalıkların tedavisine ve insan embriyosu kullanılmadan kök hücresi elde etmeye kadar birçok konuda öncülük edeceğini sözlerine ekledi.
ABD Başkanı George Bush, geçen temmuz ayında, kök hücresi elde etmek için insan embriyosu kullanılmasına izin veren senato kararını veto etmişti.

-”ÖNCÜ ÇALIŞMA”-

Dr. Kocabaş’ın çalışması, bilim adamları arasında ilgiyle karşılanırken, bunun tedavide kullanımı için zamana ihtiyaç bulunduğu bildirildi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Kadın Doğum ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve Tüp Bebek Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Gülekli, AA muhabirine, Dr. Kocabaş’ın yöntemini daha önce kanser araştırmalarında kullandıklarını, ancak burada yeni bir yaklaşımla yöntemin üreme için ele alındığını bildirdi. Prof. Dr. Gülekli, ”Doğru, iyi ve akıllı dizayn edilmiş bir çalışma. Bir öncü çalışma olduğunu söyleyebiliriz, ancak ardından başka çalışmaların yapılması gerekiyor. Elde edilen bilgilerin klinik anlamda uygulamaya geçirilmesi daha zaman alacaktır” dedi. Söz konusu çalışmanın tedavide kullanılması için en az 5 yıla ihtiyaç olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gülekli, bu tarz küçük bilgilerin birleşmesiyle resmin tamamlanmasına yönelik yol alındığını kaydetti.

Related Posts