Microsoft’ta çalışan Aslı Bilgin, Excel kullanarak başlayan hikayesini anlatıyor.
Yaşadığı tecrübelerden öğrendikleri ve önerilerini MezunUSA.com ile yaptığı röportajda okuyucularla paylaşıyor.
MezunUSA.com: Öncelikle size teşekkür ederiz. Görüşme teklifimizi kabul ettiğiniz için. Sizi 1 senedir izliyorduk. Bize Microsoft’a nasıl girdiğinizi ve böyle bir şeyi nasıl başardığınızı anlatabilir misiniz?
Peki, herşey Excel ile başladı, Excel’i biliyorsunuz “spread sheet” programı. Ekonomi okudum, finans bölümü mezunuyum. Finans işinde herşeyi excel ile yapmak zorundasınız. Çok çok sıkıcıdır. Rakamların, algoritma halinde görünmesini sağlamak çok çok sıkıcı. Bu, internet öncesindeydi. Yani internetin gri-siyah olduğu dönemdi. Bu zamanlarda Türkiye hakkında bir araştırma yapmak isteseniz 4 tane sayfa çıkardı. Onun için, Visual Basic uygulamalarını kendi kendime öğrendmem lazımdı. F1’e basarak “help file” ları okudum. Rakamlarla yaptığım boğuşmayı burada bir kaç kod yazarak yapabiliyordum. Server’a ya da bir yere yapışarak çok temel olarak kullanıyordum. İşte bu distributed program oldu. Bir gün birisi, yazdığım kodu gördü. Çok kötüydü ama bunu şimdi biliyorum. O zamanlar iyi sanmıştım. Daha sonra bana, senin danışman olman gerekir dediler. Ben de “Tamam, daha fazla mı para kazanacağım? Öyleyse tamam.” dedim. İşe başlarken şüphelerim vardı. 1997 civarında bu kadar popüler değildi. Ama daha sonra bu konuda çalışmaya karar verdim ve danışmanlık işine kabul edildim. Sonrasında da daha ilk günden beni bir projenin içine attılar. Çok şaşırmıştım. Kod yazmayı o kadar iyi bilmediğimi anlatmaya çalıştım ama o gunlerde çok fazla bilen yoktu. Önce Londra’daydım. Sonra Atlanta’da Xerox tarafından satın alınan bir şirket için 4 sene danışmanlık yaptım. Ondan sonra Dell için New York’a taşındım ve bir kaç sene orada çalıştım. Programlama ile işe başladım. Sonra kod mimarisine, daha sonra da takım yönetmeye yükseldim. Teknik müdür olarak bir ekip başındaydım. Burası, teknik problemlere çözüm üretme anlamında bana çok şey kattı. Burada birçok şey öğrendim. Çalıştığım projede birçok şey ters gidiyordu. Devamlı ters giden işleri düzeltmek sayesinde nasıl çözüm üretilmesi gerektiğini öğrendim. Bu taktik tecrübelerden bana kalanlar sayesinde daha fazla stratejik düşünmeye yöneldim. Öğrendiklerimi uygulamaya geçirmeye başlamıştım. Wall Street’deki şirketlere bunu yapmayın, bu çok kötü, daha önce yaptım ve biliyorum, bu yanlış demeye başladım. Bu yolla öğrenilmiş dersler üzerinden strateji geliştiriyorum. Sanırım bu, yayınladığımız kitapta da yardımcı oldu ve bu kitabı yayınlamam da bana olan güveni artırdı. Bu, bir şeyler yayınlamak hakkında da konuşmak istiyorum. Çünkü bu küçük bir riskle kendinizi göstermenin bir numaralı yolu. Eğer böyle büyük bir şeyin sorumluluğunu alabilirseniz o zaman insanlar sizin sorumlu, güvenilir bir insan olduğunuzu bilirler. Tabii bu yazdıklarınız, eğer aradığınız işle ilgiliyse işe yarayabilir.
MezunUSA.com: Yani bu, bilginizi göstermenin, ne bildiğinizi ortaya koymanın bir yolu.
Evet. Bu, benim bilgim ve sorumluluk düzeyim. Çünkü bunu yapmak kolay değil. Sizi 9 ay boyunca eve bağlıyor. Kitabı yazarken, dışarıya çıkamamıştım. Sabah-akşam çalışıyordum.
MezunUSA.com: Bu kitap için işinizi mi bıraktınız?
Hayır, bir proje yürütüyordum. Haftada 60 saat çalışmanın üzerine, saat akşam sekizde eve gelir gelmez kitabın başına oturup, sabah dörde kadar çalışıyor, sonra uyuyordum. Sabah yedide kalkınca aynı şey tekrar ediyordu. Yaz boyunca da devam etti. Bu sırada 11 Eylül oldu ve benim ofisim de İkiz Kuleler’deydi. Tabii ki tüm yazdıklarım da ofisimdeki bilgisayarda olduğu için yazdığım herşey enkazın altında kalmıştı. Bu olaydan sonra “Kahretsin çalışmam mahvoldu” diye hayal kırıklığına uğradım ama bazen ikinci lafların birincisinden daha temiz olur diye düşündüm. Böylece daha sonra kitabımı bitirdim. Söylemek istediğim, kitap yazmak gerçekten büyük sorumluluk gerektiriyor. Sanırım bugün söylediğim herşey, kitap basımı, bloging, tavsiye edilir olmak, isminizi çıkarmak ve konusu endüstri, yazılım, tıp, spor, ne olursa olsun, bir yazar olmaya çalışmak alanınızdaki iletişimi sağlamanın güzel bir yolu. En önemlisi de böyle bir sorumluluk altına girebileceğinizi görmek.
MezunUSA.com: Başarılı bir Türk-Amerikan kadınısınız. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
İstanbul, Levent’de doğdum. Babamın babası Karadeniz bölgesinden İstanbul’a taşınmış. İstanbul’da doğdum ve 13 ay yaşadıktan sonra ailemle önce Belçika’ya daha sonra da Pennsylvania’ya taşındık. 2,5 senelik bir yalnızlık sonrasında her yaz Turkiye’ye gittik. Tüm yaz boyunca. Yaz boyunca sadece aile içinde Türkçe konuştuğumuz için günlük konuşmada oldukça iyiyim. Ama teknik konularda İngilizce konuşmayı tercih ediyorum çünkü “Bilgisayar” ve “Ekran” kelimelerinden başka terim bilmiyorum. Türk kültürüyle yetiştirildim, Türkçe’yi konuşarak büyüdüm, tabii ki yazın ailemi ziyaret ediyorum. Kültürümde bunlar var.
MezunUSA.com: Bir Türk yayınıyla ya da benzeri bir röportajınız oldu mu?
Hayır. Bazen kitabımı okuyan Türklerden e-mailler alıyorum ve çok memnun oluyorum ama bunların arasında yayıncılar yok…
MezunUSA.com: Bu ilk röportajınız o zaman?
Sanırım. Birçok şeyin ilki olmayı severim. 🙂
MezunUSA.com: Amerika’da iş arayan Türkler’e neler önerirsiniz?
Ne tür seçim kriterleri bulunuyor? Yazılım konusunda mı yoksa genel olarak mı?
MezunUSA.com: Genel olarak.
İlk önce söyleyebileceğim internet çok büyük bir birleştirici. Dünyayı bir bilgisayarın içine sığdırıyor. Eğer aklınızda bir bilgi ya da fikir varsa, aklınızdaki herşeyi internete koyabilirsiniz. B-l-o-g-ing diye bir şey var , kafanızdaki içeriği insanların görebileceği bir site yapmak anlamında kullanılıyor. E-mailleşme, Network kurmak da çok önemli tabii. Sıkıştığınız zaman bir websitesi yapın ve düşünceleriniz koyun. Her ne ise. Herhangi bir şey hakkında ilginç bir şeyler yazın. Bu, sabah kahvaltısında yediğiniz şey olabilir. Bir şeyler yazın ki insanlar sizin nasıl düşündüğünüzü hissetsin. Fikirlerine can veriyor, ömür veriyor. E-mailinizi koyun ve insanlar size e-mail atmaya başlarlar. Böylece bir takipçiniz olur. Arkadaşlar vasıtasıyla bir sürü bilgiye ulaşırsınız. Birisi size işverebilecek birisini tanıyordur.
MezunUSA.com: Peki yazılım alanı özelinde önerileriniz nelerdir?
Yazılım… Bulabildiğiniz her makaleyi okuyun, etrafta birçok makale var. Herşeyi okuyun. Mümkün olan herşeyi. Bazı insanlar kouları birbirinden ayırırlar. Ama böyle yapınca insanların bazı şeyleri ezberlediğini farkettim. Soruları ezberlerler. İki hafta sonra sorduğunuzda ise “Ne neydi? Hatırlamıyorum” derler. O yüzden testin doğru bir yol olduğundan emin değilim. Nasıl söyleyeceğimi tam bilemiyorum ama işin doğrusu ben eğitim taraftarı değilim. İnsanlar kendi kendilerini eğitmeliler diye düşünüyorum. Eğer yeterince motivasyonunuz varsa kendi kendinizi eğitebiliyor olmanız gerekir ve internet üzerinde çok fazla bilgi var. Yani ben okumayı öneriyorum. Yazılarını sevdiğiniz insanları takip etmeyi öneriyorum, bu insanlara e-mail atın. İnsanlar çok iyi. Onlara e-mail attığınız zaman bu endüstride de bir kontağınız olmuş demektir. Bu üst endüstride. Saldırgan bir tavırla işte benim CV’im bana bir iş bul demeyin. Bir ilişki kurun ve daha sonra onu bir adım ileriye götürebilirsiniz.
MezunUSA.com: Microsoft hakkında bir soru, Ne düşünüyorsunuz? En büyük yazılım şirketi olarak nereye gidiyorlar?
Size Microsoft hakkında çok güzel bir şey anlatabilirim. Microsoft’un çalışma şekli büyük bir beyin gibi. Nöronlar, Sinapslar birbiri ile iletişim halindeler…
MezunUSA.com: Bill Gates de bir kitabında bunu böyle tanımlıyordu.
Gerçekten mi? Çok ilginç. Çok belirgin aslında bu, çünkü Microsoft’ta herkes e-mail üzerinden küresel olarak birbirine bağlı. Bir fikriniz olduğunda bir gruba e-maillersiniz. Bir tartışma grubu tarzında. Egonun olmadığı, herkesin fikrini eklediği bir ortam. Konu hakkında tüm bilgilerini size verirler. Kendi başlarına yaptığı bir şeyi, “Ben de benzer bir şey yapmıştım al bunu kullan” derler. Bunu herkes yapar. Ego yok, bu benim fikrim çalmasan iyi olur anlayışı hiç yok. İşte benim fikrim burada denir ve sizin ufak fikriniz kocaman bir fikre dönüşür. Kullanabileceğiniz, hayata geçirebileceğiniz bir proje haline gelir. Bu yüzden bir beyin gibi dedim. Çünkü sinapslar arasındaki enerji, hareketliliği sağlıyor. Ufak bir fikir ego’dan kaçip, bu işlemden geçip, büyük bir fikir haline geliyor.
MezunUSA.com: Ego’dan kurtulmanın yolu nedir? Belki çalışanlar çok iyi ödüllendiriliyorlar?
Sanırım egoyu dışarıdan görmezseniz siz de egosuz oluyorsunuz. Gruba yardım eden, gruptan da yardım alır.
MezunUSA.com: Parayla ilgisi yok o zaman?
Parayla ilgilisi yok. Para almıyorsunuz,yani alabilirsiniz ama işin takipçilerini tahmin edemem. Bir fikir üzerine benimle fikirlerini paylaşan insanları sayamam ve onlardan da bir şey beklimiyorum. En güzeli fikrini hareketli gormek. Birbirmeze sadece “Teşekkür ederim” mesajı atarız. Eğer bir topluluktaysanız ona birşey verdiğiniz zaman gurur duyarsınız. Bir damla fikir atmak, size de çok şey kazandırır. Eğer bir kovaya sadece siz bir damla koyuyorsanız boş bir kova ile kalırsın. Ama herkes bir damla koyarsa dolu bir dolu kovanız olur. Nasıl oluyor? Damla, damla. Bana çok doğal görünüyor. Belki kulağa değişik geliyor. Ama benim ilk yılım ve bir fikri alıp birşeylere çevirebileceğim gerçeği çok hoşuma gidiyor.
MezunUSA.com: Microsoft’a giren ilk Türk-Amerikan kadın sizsiniz değil mi?
Yoo, daha fazla var, bütün bir Türkiye ofisi var.
MezunUSA.com: Amerika’da kastetmiştim.
Hayır, hayır… Birileri kesin vardır. Eminim.
MezunUSA.com: Erkeklerin olduğunu tahmin ediyorum.
Microsoft tabii ki erkek tabanlı. İstatistikleri bilmiyorum ama öyle olduğu kesin.
MezunUSA.com: Son bir soru olarak da Türk kadınlarına ne tavsiye edersiniz?
Türk kadınlarına? Bir kadın olduğum gerçeğini gözardı ederek mi? Hayır, gerçekten ben buna çok taraftar değilim. Cinsiyet ayrımı yapma ve bu tarz hareketlerde bulunmaya. Eğer beyninizin bir cinsiyeti yoksa kadın veya erkek olmanız farketmez. Eğer beyninizi kullanıyor ve bunu iyi yapıyorsanız ve bundan korkmuyorsanız, kim olduğunuz farketmez. Biliyorsun bilgisayar, erkek çoğunluklu olan bir endüstri. Onun için mimar kadınlar fazla görmüyorsun. Ego’nu unut, kadın mı erkek mi, kafana güven. Hatırlıyorum, bir kere sunum yapmaya hazırlanıyordum ve bilgisayarımı kurarken, müşteri sordu: “Bir fincan çay alabilir miyim lütfen?”. Ben çaktırmadım, ve dedim “Orta mı koyu mu?” dedim. Çayını verdim. Ondan sonra otuz kişinin önünde sunuma başlarım ve bütün bir sunum boyunca tek bir kelime gelmedi bu kişiden. Kafasını kaldırmadı. Ben de “Harika, bu kolay bir toplantı olacak.” dedim. Söylediğim herşeyle mutabık kalırlar. Nasıl söylesem? Sadece aklınızı kullanın derim ve bunun önünde bir engel olduğunu sanmıyorum. Bu genellikle erkek çoğunluklu bir endüstri ama eğer aklınızı iyi kullanabiliyorsanız bu ne farkeder? Düşündüğün herşey olabilir.
MezunUSA.com: Bu keyifli röportaj için çok teşekkür ederiz.
Bir şey değil.
Not: Aslı Bilgin Microsoft’ta çalışan ilk ya da tek Türk değildir. Microsoft’ta çalışan başka Türkler de bulunmaktadır.
tebrikler !
turkiyede bir firmada çalışsaydınız emin olun işten anlamayan birsuru torpilliye çay taşıyor olurdunuz.
tebrikler !
turkiyede bir firmada çalışsaydınız emin olun işten anlamayan birsuru torpilliye çay taşıyor olurdunuz.
Valla raslanti itibariyle, Total Training ‘e ait ASP.NET AJAX training videosu indirdim(web programcısıyım) baktim anlatan Asli Bilgin, bir kardeþimiz.
Teknik açıdan dehset bir durumda…
Beyin göçü diye yırtınananlar açıp bi okusunlar bu arkadaþın hayatını, memlekette adamın degerimi var.
Turkiye’de kalsa Cem Bey’in dedigi gibi cay tasimaya devam ederdi.