Türk tasarımcı Ceren Bagatar, deprem ve sellerin vurduğu afet yerleri ile temiz su sıkıntısı çeken gelişmemiş bölgeler için ‘Rescue Bottle’ (Kurtarma Şişesi)’ni geliştirdi.
İsveç Umea Üniversitesi bünyesindeki Dizayn Enstitüsü’nde master öğrencisi olan Türk tasarımcı Ceren Bagatar, deprem ve sellerin vurduğu afet yerleri ile temiz su sıkıntısı çeken gelişmemiş bölgeler için ‘Rescue Bottle’ (Kurtarma Şişesi)’ni geliştirdi.
Kirli suyu her açıdan temiz hale getiren icat sayesinde, savaş alanları ile sel ve depremlerin meydana geldiği afet bölgelerinde, temiz su yokluğundan kaynaklanan hastalıkların yayılması engellenmiş olacak.
Kurtarma Şişesi’nin çalışması ‘ters osmosis’ prensibine dayanıyor. Su, özel bir zar aracılığıla daha yüksek yoğunluktaki bir bölgeden daha düşük yoğunluğa sahip bir bölgeye geçiyor. Buradaki özel zar, kirli sudaki gözle görülen ya da görülmeyen bütün katı, bozuk ve tehlikeli kısımları ayırıyor. Zarın öbür tarafında ise içilebilecek kalitede temiz su kalıyor. Sıradan bir filteden geçirilen ya da kaynatılan su, hala mikrop içerebilecekken, Kurtarma Şişesi’nde dönüştürülen su, tamamen mikroplardan arındırılmış olarak yeniden kullanıma sunuluyor.
Ceren Bagatar’ın buluşunun diğer bir kritik özelliği ise, kirli suyu temize dönüştürürken ishale neden olan maddeleri tamamen yok edebilmesi. Böylece arıtılmış sudaki ‘besleyici’ özellik daha da artıyor. Susuzluk yaşamış hastalarda, glukoz, sodyum klorür, potasyum klorür ve disodyüm hidrojen sitrat gibi maddeler, tedavinin gerçekleşmesi için vücuttan elimine edilir. Bağatar’ın geliştirdiği cihaz, kirli suyu temize dönüşütürürken bu maddeleri de imha ediyor. ‘Eloktrolit’ olarak da bilinen bu maddeler, su kıtlığının yaşandığı bölgelerde sıkça rastlanan akut ishal ve kolera vakalarında tedavi için vücuttan yok ediliyor.
ULAŞILMASI GÜÇ YERLERE KOLAYCA TAŞINABİLİYOR
Kurtarma Şişesi, bir şarj ömrü boyunca 500 mililitre suyu temizleyebiliyor. 15 şarj süresinden sonra 7,5 litre temiz, güvenli ve berrak su elde edilebiliyor.
Ceren Bagatar, Kurtarma Şişesi’nin mülteci kamplarında ve afet bölgelerindeki çadır kentlerde kullanımının çok kolay olduğunu, değişik ağızlıklarıyla beraber 20 – 50 dolar’a mal olabileceğini söyledi. Bagatar, Kurtarma Şişesi’nin ulaşılması güç bölgelere de kolaylıkla taşınabildiğini ifade etti.
İnternetteki bilim sitesi Softpedia’nın editörlerinden Florin Tibu, Kurtarma Şişesi’nin oldukça faydalı bir cihaz olarak dikkat çektiğini, mümkün olduğunca çabuk genel kullanıma başlanmasını ümit ettiğini kaydetti.
Ceren Bagatar’ın tasarımı, Mart ayında yapılan ‘Küresel Su Krizine Çözüm’ konulu Aspen Dizayn Yarışması’nda ilk 7’ye kaldı. Söz konusu yarışmaya 27 ülkeden 115 üniversite, 225 proje ile katılmıştı.
(CİHAN)
Endüstriyel ürün tasarımcısı
İmza attığı ‘Rescue Bottle’ projesiyle dünyanın sel, deprem gibi korkutucu gerçekleri karşısında tasarımın iyileştirici gücünü kanıtlayan, yenilikçi ürünler tasarlayan, ödüllü bir isim. Dünyanın birçok farklı yerinde -Arjantin, Türkiye ve İsveç’te- endüstriyel tasarım eğitimi almış, Philips ve BWM gibi dev şirketlerde çalışmış bir isim. Deneyimleriyle fark yaratıyor.
Deprem ve sel ile sıklıkla yüzleşen gelişmemiş ülkelerde temiz su bulmanın oldukça zor olduğu felaket dönemlerinde yayılan salgın hastalıkları önlemeyi amaçlayarak yaptığınız fonksiyonel tasarım ‘Rescue Bottle’ (Kurtarma Şişesi) ile Aspen Dizayn Yarışması’nda ilk yediye kaldınız. Henüz bir master öğrencisiyken böyle önemli, hayat kurtarabilme potansiyeli olan bir projeye imza atmak neler kattı size? Kariyerinizde bu deneyimle birlikte projelerinizi sosyal sorumluluk alanına kaydırma isteği gibi bir kırılma oldu mu?
Biz tasarımcılar, sanatçılardan farklı olarak problem çözme yeteneğimiz ile hareket ederiz ama bazen kendimizi gerçekte var olmayan, yapay problemlere çözüm üretirken buluruz. ‘Rescue Bottle’ projesinde ilk defa var olduğunu düşündüğüm bir problemin ve önerdiğim çözümün tanımadığım insanlar tarafından onaylandığını ve takdir edildiğini gördüm. Dünyanın çok farklı bölgelerinden, örneğin Çin’den ikincilik, Avustralya’dan birincilik ödülleri geldi ve Aspen Tasarım yarışması aracılığıyla Unicef’te sosyal girişimcilerle grup çalışmalarına katıldım. Buralarda karşılaştığım insanlardan tasarımım üzerine yapıcı yorumlar almanın yanı sıra, üzerinde yaşadığımız dünyanın kırılganlığı ve uluslararası sosyal girişimcilik projeleri konusunda da ciddi bir farkındalık kazandım. Bu deneyimle birlikte profesyonel hayatımda seçtiğim projelerin bana anlam ifade etmesine daha çok önem vermeye başladım; sosyal sorumluluk konusunda fikirlerimi de mümkün olduğunca insanlarla paylaşıyorum.
Kariyerinizde BMW’den Continuum’a pek çok farklı şirkette çalıştınız, çalışıyorsunuz. Çok yönlülük nasıl besliyor sizi?
Kariyerime takı ve cam tasarımıyla başladım, alternatif enerji, sağlık ürünleri gibi çevre ve sosyal hizmet alanlarında devam ettim. Tasarım benim için her zaman çok yönlü bir disiplin oldu. Öğrenme merakım beni farklı alanlarda çalışmaya teşvik etti. Cam ve takı tasarımıyla trend takibi ve form geliştirme yeteneğimi, aydınlatma ve güneş enerjisi projeleriyle analitik düşünme ve detay çözme yeteneğimi geliştirdim. Bütün bunların ardından insan odaklı tasarım üzerine yüksek lisans eğitimi alıp birikimlerimi çeşitli sağlık ürünleri, toplu taşıma araçları ve Rescue Bottle gibi sosyal sorumluluk projelerinde uygulamaya çalıştım. Bugün farklı ülkelerde ve firmalarda edindiğim deneyimlerin bana çok yönlülük ve kültür zenginliği kazandırdığını görüyorum. Örneğin, sağlık ürünleri tasarımı yaparken İsverç’te deneyim kazandığım kullanıcı odaklı fonksiyonel ve yalın tasarım bakış açısını, Amerika’da edindiğim yenilikçi ve güncel pazara hitap eden tasarım anlayışıyla birleştirerek, sıkıcı olmayan ve kullanıcının günlük hayatını kolaylaştıran tasarım çözümleri geliştirebiliyorum. Sonuç olarak edindiğim farklı tecrübeler sayesinde gerçek problemlere, gerçekçi çözümler üretmeye odaklanıyorum ve bu çözümleri kullanıcı odaklı bir yaklaşımla tasarıma uygulamaya çalışıyorum.
http://www.timeoutistanbul.com/sehirdenevar/makale/3022/Alldesign/3