Kamil Yazıcı : Torun Yazıcı, Rusya’da Efes’e fırsat kolluyor

Torun Yazıcı, Rusya’da Efes’e fırsat kolluyor

Anadolu Grubu’nun üçüncü kuşağı Efes İçecek Grubu’nun Moskova’daki proje geliştirme yöneticisi Kamil Yazıcı, kriz dönemlerinde marka yatırımlarının kısıtlanmasını ‘‘miyopluk” olarak tanımlıyor. Yazıcı, Şubat 2004’te Rus gençliğini hedef alacak yeni bir lansmana hazırlanıyor.

ANADOLU Grubu’nun kurucularından Kamil Yazıcı’nın kendisiyle aynı adı taşıyan torunu 23 yaşındaki Kamil Yazıcı, Rusya başta olmak üzere yurt dışında ‘‘Efes” markasını daha yukarılara taşıyacak yeni projelerin geliştirilmesine öncülük ediyor. Efes İçecek Grubu’nun Rusya’daki şirketi Moskova Bira’da Proje Geliştirme Yöneticisi olarak çalışan Anadolu Grubu’nun üçüncü kuşak yöneticisi Kamil Yazıcı, Osman Yazıcı’nın oğlu.

Üç yıl grubun değişik bölümlerinde dönüşümlü olarak çalıştıktan sonra Moskova’da takım arkadaşlarıyla birlikte yeni projeler geliştirmeyi üstlenen Kamil Yazıcı, ‘‘Fırsatları kollarken, mevcut işlerimizi de unutmuyoruz” diyor.

Kamil Yazıcı, kriz zamanlarında şirketlerin marka yatırımlarını kısmasının ‘‘ileriyi görememek” yani ‘‘miyopluk” olduğuna inanıyor. Yazıcı, ‘‘Şirketlerin en büyük varlığı olan markalarına yaptıkları yatırımların kısılması, şirketleri daha büyük krizlere gebe bırakabilir” yorumunu yapıyor. Moskova Bira Proje Geliştirme Yöneticisi Kamil Yazıcı ile üçüncü neslin misyonundan Efes’in Moskova’daki hedeflerine, Rusya’daki bira pazarından marka yatırımlarına uzanan bir sohbet yaptık.

Üçüncü nesil olarak misyonunuz nedir?

– İnanıyorum ki, üçüncü nesil olarak işimizdeki ortak misyonumuz, kalıcı olurken, değerimizi artırmak. Misyonumuzu, hizmet verdiğimiz insanları yakından tanıyarak, ihtiyaçlarını rakiplerimizden daha verimli ve etkin karşılayarak gerçekleştireceğiz. Varlığımızın ve kıymetimizin teminatı müşterilerimiz olacak. Aynı zamanda yapısal önlemleri de alıyoruz. Bugün ağırlıklı işimiz olan içecek grubunun yönetiminde çoğunlukla yetkin profesyoneller bulunuyor. Şirketimiz halka açık ve şeffaf yönetiliyor. Soros gibi yatırımcıları cezbedebiliyor.

Moskova’daki göreviniz neleri kapsıyor?

– Moskova operasyonumuz, yurtdışı satışlarımızın yüzde 65’ini gerçekleştiren üç fabrikadan oluşuyor. Rusya, bugün dünyanın en büyük 5’inci ve en hızlı gelişen 2’inci bira pazarı. Biz de bu pazardaki en büyük üçüncü oyuncuyuz. Oldukça dinamik bir ortam. Yeni fırsatlar yakalayıp, kapitalize etmek de günümüz Rusya’sının sunduğu nimetlerden biri. Benim işim, buradaki takımımızla beraber, bu gibi fırsatları kollayıp, olası projeler geliştirmek. Fizibiliteler yapmak. Tabii ki fırsatları kollarken mevcut işlerimizi de unutmuyoruz.

Yakalanan bu fırsatlara verebileceğiniz somut bir örnek var mı?

– 2002 yılında Almanya’nın bir numaralı birası Warsteiner’i lisans altında üretmeye başladık. Son derece başarılı gidiyor. Yine bir fırsatı farketmenin sonucunda Rus pazarında yarattığımız Stary Melnik (İhtiyar Değirmenci) ve Efes Pilsener, pazara yeni segmentler oluşturarak 1999’da girdi. Her ikisi de bugün kendi segmentlerinde lider.

Yerel markalarınızın başarısını neye bağlıyorsunuz?

– Yerel marka yaratmada, yerel müşterileri tanımak temel taşlardan biri, diğeri de pazarı ve kategori rakiplerini tanımak. Açık farkla lider olan yerel markamız Stary Melnik’in başarısının altında bu yatıyor.

Gündemde yeni yerel marka geliştirme ya da satın almalar var mı, bu konudaki hedefleriniz neler?

– Efes İçecek Grubu olarak Adriyatik’ten Çin’e kadar uzanan coğrafyada, dominant oyunculardan biri olmaya oynayan bir içecek grubuyuz. 400 milyonu aşkın tüketiciyi içeren bu alanda sinerji yaratacak ve müşterilerimizle aramızdaki mesafeyi kapatacak her türlü fırsatı kollamaya devam edeceğiz. Yakın geçmişte aldığımız şirket, Rusya’nın doğusunda iki yerel markaya sahip. Bizi Rusya’nın bakir bölgelerine yaklaştırırken, pazarın daha hacimli segmentlerine de soktu. Markaları yeniden konumlandırmaya karar verdik. İlkini Ağustos 2003’te yaptık. Diğeri de Şubat 2004’de lanse edilecek ve Rus gençliğini hedef alacak.

Marka yatırımını kısan şirket krize gebe kalır

Krizlerde şirketlerin neler yapması gerektiğini düşünüyorsunuz?

– Şirketler kriz halinde neler yapacaklarını önceden planlayarak ve gerekli eğitimleri önceden vererek kötü koşullara nispeten hazırlanabilir. Krizde ilkelerden ödün verilmeden, hedef ve amaç doğrultusunda stratejik davranmak gerektiğine inanıyorum. Grubumuzun 80’li yıllardaki krizi bu şekilde atlattığını söyleyebilirim. İstikamet netti, yapılması gerekenler yapıldı. Krizde çoğu şirket mecbur kaldıkları için yapılarında kırpabilecekleri bir takım yanlar keşfeder. Bunun ilk günden yapılması gerektiğine inanıyorum. Bir de kriz zamanlarında şirketlerin marka yatırımlarını kısması bana biraz miyop geliyor. Şirketlerin en büyük varlığı olan markalarına yaptıkları yatırımların kısılması, şirketleri daha büyük krizlere gebe bırakabilir.

Karanlık günlerde Dostoyevski okumayın

Moskova’da iş dışında neler yapıyorsunuz?

– Hobilerim DJ’lik ve binicilik. Kitap okumak da hoşuma gidiyor. Rusya’ya ilk geldiğim günlerde Dostoyevski okudum. Ancak karanlık günlerde okunmaması konusunda uyarırım. Karanlık ve çılgın bir yazar. Reel sektöre ilgi duyanlara ‘‘The Goal” ve ‘‘The Machine That Changed The World”ü tavsiye ederim. Kişisel gelişim için ‘‘Sınırsız Güç” ve ‘‘Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” adlı kitapların üstüne kitap bilmiyorum.

Favorim elbette bira

Alkollü içkilerle aranız nasıl, favori içeceğiniz hangisi?

– Sosyal bir tüketiciyim. Tadını kaçırmadan, makul ölçüde tüketildiği takdirde hayata renk katabilir diye düşünüyorum. Tıp, ileri yaştakiler için yararlarından bile söz eder. Kalp için viski, mide için malt içecekleri önerir. Benim favorim tabii ki bira, her zaman bira, elbette bira.

Askeri lise, sorumluluk ve disiplinli yaşamı sağladı

Askeri liseden mezun olduktan sonra neden başka alanda devam ettiniz?

– New York Military Academy’den 16 yaşında, okulun 5 komutanından biri olarak mezun oldum. Askeri okul benim seçimim değildi. Sanırım ailem, geleceğe yönelik kıymetli dersler alabileceğimi ve disiplinli yetişeceğimi düşünerek tercihini bu yönde yaptı. O günlerde olası faydalarını pek göremesem de, şimdi iyi ki katlanmışım diyorum. Hiyerarşik yapının içinde bulunmak, sorumluluk sahibi olmak ve disiplinli yaşamak gibi askeri okulda edindiğim bazı tecrübelerin hayatın içinde yerini bulduğuna inanıyorum. O düzenden alacaklarımı aldığıma ve kendimi diğer alanlarda eğitmem gerektiğine inandığım için tahsilime sivil bir üniversitede devam ettim.

Hayalim, dedemin değerlerini yaşatmak

Dedeniz Kamil Yazıcı ile aynı adı taşıyorsunuz, neler hissediyorsunuz?

– Evet, dedemle aynı adı taşıyorum. Hafif değil. Yıllardır bu isimle özdeş hale gelmiş bazı değerleri yaşatmak, sanırım kişisel olarak en büyük hayalim. Kolay değil.

KAMİL YAZICI

Anadolu Grubu’nun kurucularından Kamil Yazıcı’nın torunu Kamil Yazıcı, 1980 yılında ABD’de doğdu. İlkokuldan itibaren ABD’de okuyan Yazıcı, New York Military Academy’yi bitirdi. Atlanta’da Emory University Roberto Goizueta Business School’dan mezun oldu. Mezuniyetinin ardından üç yıl Türkiye’de Anadolu Grubu’nun çeşitli bölümlerinde çalıştıktan sonra Moskova Bira’da Proje Geliştirme Yöneticiliği’ni üstlendi.

 

http://www.yazicilarholding.com/about_us/detailv2.aspx?SectionID=St1FQHWgPY5iExBdN2w9gw%3D%3D&ContentId=KUT8qnANAsC%2BIZzf%2FKRYxg%3D%3D

Related Posts