Kamil Bilgiç & Cengiz Savul : Rusyada Muya Terlikleri

29 yaşındaki Kamil Bilgiç’le 35 yaşındaki Cengiz Savul, Muya’nın Türkiye’deki başarısini Rusya’ya taşımayı başaran iki genç. Muya’nın Rusya öyküsünü Pusula’ya anlattılar.

Eğer yaşıtları oyun oynarken o pazarda su, simit satmasaydı, eğer sınıf arkadaşları tatildeyken babası kulağından tutup Tahtakale’deki işyerlerine götürmeseydi, eğer ilk dükkanını 17 yaşında açıp satış rekorları kırmasaydı Kamil Bilgiç’in herhalde bambaşka bir yaşamı olurdu.

Şansını kendisi yaratan Bilgiç’in 1995 yılında tanıştığı Cengiz Savul’un yaşamında da ‘’eğer’’ler önemli rol oynamış. Eğer Malatya’da babasının daha orta 3’te kendisine bıraktığı bakkaldan kaçıp sanat okuluna gitmese, eğer ‘’boğulacaksan büyük denizde boğul’’ diye düşünerek İstanbul’a gidip üniversite okumasa, eğer konfeksiyon işine girip Laleli’de Ruslarla tanışmasa, eğer günde 21 saat çalışmasa Avrupa’nın en büyük poliüretan üreticisi doğmayacaktı.

“Poliüretan kauçuk” pek çokları için bir şey ifade etmeyebilir. Ama poliüretan kauçuktan yapılan “terlik” denilince, hele “Muya terlik” denilince durum değişiyor. Bilgiç’le Savul’un tanışıklığı iki ailenin 1996 yılında Muya fabrikasını kurmasına kadar uzanıyor. Muya adı, gençlerin babalarının Murat ve Yaşar olan isimlerinin ilk hecelerinden geliyor.

KRİZİN YARATTIĞI FIRSAT

İstanbul’daki fabrika kurulduktan sonra Bilgiç’le Savul 1997 yılı sonlarında tek bir kelime Rusça bilmeden uçağa atlayıp Odessa’nın yolunu tutuyor. O zamanlar Bilgiç 23, Savul 29 yaşında. Belki dil bilmiyorlar ve kimseyi tanımıyorlar ama ikisi de kararlı, ikisi de çalışkan. Üç ay içinde Ukrayna’da tam iki milyon dolarlık terlik satışı yapmayı başarıyorlar. Hemen ardından da, uzun süredir akıllarına takılan Rusya’ya geçerek Moskova’da ofis ve depo açıyorlar. Yaptıkları iş görünüşte basit: Türkiye’den ihraç ettikleri terlikleri pazarlardaki satıcılara dağıtıyor, kısa sürede üç milyon dolarlık satış rakamına ulaşıyorlar. Bilgiç o günleri, ‘’O zamanlar Rusya pazarına tam anlamıyla girdiğimizi söyleyemem. Biz sadece pazarda var olmaya çalışıyorduk’’diye anlatıyor. Rusya’da 1998 yılında patlak veren ekonomik kriz, ardından gümrük yasalarında yaşanan değişiklikler Türkiye’den terlik getirilmesinde sorunlara yol açıyor ve Muya’nın asıl yükselişi fabrika kurma kararıyla başlıyor. 2001 yılı ağustos ayında fabrika kurma kararı alıyor ve rekor bir sürede, altı ay sonra üretime başlıyorlar. Fabrika yeri olarak, Moskova’dan yaklaşık 120 kilometre uzaktaki Vladimir bölgesini seçiyor ve yerel yöneticilerden büyük kolaylık görüyorlar. Savul, o günleri ‘’Kendimize büyük hedefler koymadık. Öncelikle kendimizi Rusya’ya tanıtmayı amaçladık’’ diye anlatıyor. Muya’nın Rus bayileri Türkiye’de üretilen terlikleri biliyor ve kalitesinden övgüyle söz ediyor. Ancak, iş Rusya’da fabrika kurmaya gelince biraz karamsar konuşuyor ve, ‘’İmkanı yok Türkiye’deki kaliteyi tutturamazsınız’’ diyorlar ama yanılıyorlar. Çünkü Savul’un sözleriyle Muya Rusya’daki fabrikasında’’ İtalyan teknolojisini, Alman kalitesi ve Türk fiyatı’’yla birleştirince bir anda piyasanın liderliğine yükseliyorlar. Şu anda fabrikada 20’si Türk yaklaşık 300 işçi çalışıyor ve üretilen terlikler bayiler ağıyla Rusya’nın en doğusundan en batısına hemen her yerde satılıyor. Beş buçuk milyon dolarlık yatırımla kurulan fabrikada günümüzde 500 çeşit terlik – sandalet üretiliyor.
Bilgiç, ‘’Terlik denilince kulağa basit geliyor ama terlik yapmak ayakkabı yapmak kadar zor. Üstelik kalite konusunda çok iddialıyız. Sertifikalarımız var’’ diyor. Rusya’da yıllık 150 milyon çift terlik, 400 milyon çift de ayakkabı satıldığı hesaplanıyor. Muya terlikleri piyasada 5 – 13 dolara satılıyor.

GEÇ KALMADAN GELİN

Savul, terlik işine girdiğinden beri en büyük hayalinin Rusya’da fabrika kurmak olduğunu söylüyor ve ‘’Burası o kadar büyük bir pazar ki, 20 terlik fabrikası olsa bile yine iş yaparsınız’’diyor. Tabii, Bilgiç’le Savul’un başarı öyküsü aslında bu kadar basit ve kısa değil. Savul, başarı formüllerini açıklarken, ‘’Yaptığınız işi seveceksiniz, çok çalışacaksınız, işinizi takip edeceksiniz. Yaptığınız işle ilgili bilgi birikimiz olacak ve ekonomik gücünüz bulunacak’’ diyor. Bu noktada Bilgiç araya girerek, ‘’Cebinizde 10 milyon dolar olsa bile, altyapınız yoksa, Rusya’da doğru dürüst ekip kuramazsanız iş yapamazsınız. Hiçbir zaman borçlanmadık. Babamın bana öğrettiği gibi ayağımızı hep yorganımıza göre uzattık. Cebimizdeki 10 liranın hiçbir zaman yedi liradan fazlasını harcamadık’’ diye konuşuyor. İkisi de, Türk yatırımcıların tersine hemen hemen hiç risk almayan Batılı büyük şirketler gelmeden Rusya pazarına girilmesi gerektiği görüşünde. Üstelik, ısrarlı şekilde ticaret değil, yatırım yapılması gerektiğini söylüyorlar. Rakamlar da onları doğruluyor: Türkiye üretilen terlikleri ihraç ettikleri döneme kıyasla şimdi dört beş kat fazla kazanıyorlar. Bilgiç’le Bulgu,Rusya’da iş yapmak isteyen Türk işadamlarına uzun vadeli düşünmeleri tavsiyesinde de bulunuyor. İkisi de iddialı: Gelecek yıl reklam kampanyası başlatacaklarını, kısa süre sonra da Rusya’da terlikle Muya’nın eşanlamlı kullanılacağını söylüyorlar. Bilgiç’le Savul’un öyküsü, Rusya pazarına inanan, çok çalışan, zorluklardan yılmayan ve sonunda kazanan diğer Türk yatırımcıların öyküsünden çok da farklı değil aslında.
Son zamanlarda ‘’Bakkallarda satılmaz’’sloganıyla Türkiye’de reklam hamlesi başlatan Muya’nın başarı öyküsü Rusya ile sınırlı değil. 750 kişin çalıştığı, günde 110 bin çift terlik üretilen fabrikadan aralarında ABD, Küba, El Salvador, Guatemala ve Surinam’ın da bulunduğu 52 ülkeye yılda 30 milyon dolarlık ihracat yapılıyor.

Related Posts